7 Mart 2014 Cuma

GİLİNDİRE MAĞARASI

Aydıncık’ta 1999 yılında çobanlar tarafından Gemi Durağı ile Kurtini arasında bir mağara bulundu. Mağaranın bulunduğu koya balıkçı teknesiyle bir saatte varılıyordu; karada elli metre kadar kayalara doğru yürüdükten sonra girişe ulaşılıyordu. Giriş de, 80 cm. yüksekliğinde, 60 cm. eninde bir kovuktu. Girip mağarayı çıplak gözle gördük.



 O yaz da hemen Kültür Bakanlığı’na gittik. Bakan İstemihan Talay’a mağaradan söz ettik, fotoğrafları gösterip, bir de kaset verdik.

Bakanlıkta mağara ile ilgili hiçbir bilgi yoktu. Derhal Aydıncık’ta bir mağaranın bulunduğunu, turizme kazandırılması için gereğinin yapılması konusunda yazılan dilekçeyi Belediye Başkanı Ahmet Bahar, DSP İlçe Başkanı Yalçın Bodur ve ben Mustafa Yalçıner imzaladık.

Kasım 1999'da, MTA-Mağara Araştırma Birimi (MAB) mağarada bir ön araştırma gerçekleştirdi. MTA ekibi, bölgeye Nisan 2000'de tekrara geldi.


Ekip gerekli incelemeleri yaptı, daha sonra da yapılması gerekenleri ve önerilerini bir rapor halinde sundu.
MTA raporuna göre, giriş ağzı deniz yüzeyinden 46 m yukarıda bulunan, toplam uzunluğu 555 m olan dünyanın belki de sekizinci harikası sayılabilecek bu mağaranın içi, her türden damlataş oluşumları (sarkıt, dikit, sütun, duvar ve perde damlataşları, akma taşlar, mağara iğnesi) ile kaplıdır. Dev boyutlara ulaşan ve görünümleri son derece güzel olan bu damlataşlar, genişliği yer yer 100, tavan yüksekliği 18 metreye ulaşan ana galeriyi çok sayıda salon ve odaya ayırmıştır.

Mağaranın sonunda, genişliği 18-30, uzunluğu 140, tavan yüksekliği 35-40, derinliği 47 metre olan büyük göl bulunmaktadır.
Gölün kenarında sarkıt, dikit, sütun ve mağara iğneleri yer almaktadır. Göl deniz ile aynı düzeydedir. Deniz seviyesinden 47 m daha derin olan ve denizden yatay olarak 240 metre uzakta bulunan gölün ilk 10 metresinde acı su, sonraki derinliklerde de tuzlu su yer almaktadır. Göl içerisinde sıcaklık hemen hemen aynıdır.
Gilindire Mağarası'nın çok sıcak ve nemli bir havası vardır. Giriş ağzının dar ve basık olması nedeniyle, dışarıyla hava alış verişinin olmadığı mağaranın bu havası yaz ve kış mevsiminde önemli bir değişikliğe uğramamaktadır. Ancak girişten son bölüme doğru sıcaklık kademeli olarak düşmekte, buna karşılık mutlak nem artmaktadır. Nisan 2000 ayında MTA uzmanlarınca ölçülen sıcaklık ve mutlak nem değerleri, mağaranın önünde 28 derece, nem %37; gölün kenarında sıcaklık 22 derece, nem %91'dir.

Gilindire Mağarası, Kültür Bakanlığı Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca 25.01.2000-3608 gün ve sayılı karar ile taşınmaz kültür ve tabiat varlığı olarak tescil edilmiştir.

Sadece denizden ulaşılan mağaraya karadan erişebilmek için Köy Hizmetleri, 2000 yılında Aydıncık-Silifke Karayolunun yaklaşık 10. kilometresinden sağa sapan 3 km uzunluğunda yol açmaya başladı ama nedense bitiremeden çalışmaya yarı yolda ara verdi.


Mayıs 2004'te yol yapım çalışmaları tekrar başladı. 2005 Şubat ortalarına gelindiğinde yolun kabası hemen hemen bitmişti.


11 Mart 2010’da Mersin Valisi Hüseyin Aksoy, mağara yolunda incelemelerde bulundu. Gilindire Mağarası'nın iç kısmını aydınlatabilmek için proje hazırlandığını söyleyen Aksoy, mağaraya giden yolun da asfaltlanacağını ve bölgeye gelecek turistlerin konaklaması için de gerekli yapıların oluşturulacağını anlattı.


Ekim 2010’da, Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, “Mersin Aydıncık Aynalıgöl (Gilindire) Mağarası Aydınlatma ve Çevre Düzenleme Yapım İşi” başlığıyla ihale duyurusu yaptı. İhale kayıt numarası: 2010/512084.
İhalenin / Yeterlik Değerlendirmesinin:
a) Yapılacağı yer: Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü İhale Salonu,
b) Tarihi ve saati: 22.10.2010 - 10:00
Aydınlatma ve Çevre Düzenleme Yapım İşi ihalesini kazanan firma Ocak 2011'de çalışmalara başladı.
  
  

Gilindire Mağarası Tabiat Anıtı İlan Edildi
05 Eylül 2013 10:35
Doğu Akdeniz'deki son iklim değişikliğine ilişkin tek kayıt noktası kabul edilen Gilindire Mağarası, tabiat anıtı ilan edilerek koruma altına alındı.
İçeriğindeki oluşumların buzul dönemine ait emarelere sahip olması sebebiyle Doğu Akdeniz'deki son iklim değişikliğine ilişkin tek kayıt noktası kabul edilen Gilindire Mağarası, tabiat anıtı ilan edilerek koruma altına alındı.
Orman ve Su İşleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Mersin'in Aydıncık ilçesinde yer alan ve fosil bir mağara olan Gilindire, 555 metre yatay uzunluğa, 46 metre derinliğe sahip. Girişten itibaren 450 metre kadar yatay ilerleyen ana galeri, daha sonra büyük boyutlu bir gölle son buluyor. Bu noktada su kotunun yaklaşım -47 metre seviyesinde olduğu ve mağaranın deniz seviyesinin altında da devam ettiği anlaşıldı.
Mağaranın sonundaki gölün, dördüncü zaman başındaki son iklim değişikliği ile buzul sonrası döneme geçişte Akdeniz'in 70 metre yükselmesi ile oluştuğu belirlendi. Bu hidrolojik rejim değişikliğiyle, mağarada bulunan sarkıt-dikit gibi oluşumların su altında kalarak, atmosferik değişimlerden etkilenmeden günümüze kadar ulaştığı tespit edildi.
Su altında kalan oluşumların, küresel iklim değişikliği öncesinde oluştuğu, bünyelerinde önceki buzul dönemine ilişkin bütün hidrolojik ve atmosferik verileri saklı tuttuğu saptandı.
Gilindire Mağarası, bu özellikleriyle yaşanmış son iklim değişikliğine ilişkin Doğu Akdeniz'de bulunan tek kayıt noktası oldu. İlmi açıdan "tek ve eşsiz" kabul edilen Gilindire Mağarası, bu özelliği dolayısıyla tabiat anıtı olarak muhafaza edilecek.
Gilindire Mağarasının, tabiat anıtı ilan edilmesiyle, ilmi çalışmalar için korunmasının yanı sıra gelecek nesillere olduğu gibi aktarılması da teminat altına alınmış oldu. – Ankara
http://www.haberler.com/gilindire-magarasi-tabiat-aniti-ilan-edildi-5021386-haberi/

GİLİNDİRE MAĞARASI'NDAN BİRKAÇ KARE














6 Ocak 2011 Perşembe

BİZ Mİ DOĞAYI ŞAŞIRTTIK YOKSA DOĞA MI ŞAŞIRDI

Çiçekler çok erken açtı bu yıl. Doğa mı çıldırdı yoksa biz mi onu çıldırttık, anlayamıyorum. Bu fotoğrafları bugün (6 Ocak 2011 Perşembe) çektim.

Azgan çiçeği        

Badem çiçeği        

Dağ lalesi (anemon)

           Kır çiçekleri


AYDINCIK'TAN YENİ FOTOĞRAFLAR


2 Kasım 2010 Salı

SOYU AZALMAKTA OLAN BAZI CANLILAR AYDINCIK’TA HÂLÂ VAR


Aydıncık’ın güneydoğusunda bir timsah başı gibi, masmavi Akdeniz’e uzanan bir burun var, adı Sancak burnu. Üzerinde kışınYörük kızları hayvan otlatır; keçiler yayılır, oğlaklar meleşir. Endemik bitkiler barındırır bağrında.


Bu güzellikler yetmez Sancak burnuna. Doğudaki komşusu, Gilindire mağarası, batısındaki komşularıysa fok üreme mağaraları ve Akdeniz’in gerdanlığı adalar. Sancak burnu ile bu bölgenin batısında ve doğusunda kalan bölgeler 1. derece sit alanı durumundadır.

AKDENİZ FOKUNU KORUMAK, AKDENİZ’İ KORUMAKTIR.
Akdeniz foku monachus monachus, ekosistemi bozulmamış, kıyıları bakir denizde yaşar.  Mersin/ Aydıncık da nesli dünya çapında tehlike altında olan bu canlılara ev sahipliği yapmaktadır.
İşte 05.10.2010 tarihinde, bir fok yavrusu, Aydıncık Cumhuriyet Mahallesi Küçükalan mevkiinde kumsala çıktı. 
06.10.2010 Cumartesi, Sualtı Araştırmaları Derneği-Akdeniz Foku Araştırma Grubu’ndan (SAD-AFAG) gelen bir heyet, sabah erkenden aç olduğunu düşündükleri yavru fokun karnını doyurdu ve onu deniz kıyısında plastik bir sandığa koydu.
Daha sonra Mersin İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ile Mersin Sahil Güvenlik Bölge Komutanlığı’ndan görevliler geldi.
Yaklaşık 1 m. boyundaki yavru fokun uzaktan gelemeyeceğini düşünen uzman dalgıçlar civarda bilinen fok üreme mağaralarında inceleme yaptılar.
Yavru foku kurtarma çalışmalarına katılan, Sualtı Araştırmaları Derneği Yönetim kurulu Başkanı Cem Orkun Kıraç, “Normal koşullarda ana fok, yavrusunun yaşadıkları mağaradan uzaklaşmasına izin vermez.  Mağaranın 30-40 metre çevresinde Birlikte dolaşırlar. Yavrunun, büyük bir olasılıkla annesini kaybettiği için karaya çıktığını sanıyorum, dedi ve şunları söyledi: “ Akdeniz foku, doğal yapısını koruyan sakin kıyılarda yaşar. Sayılarının azalmasının en önemli nedeni, doğal yaşam alanlarının bozulması veya yok olmasıdır. Diğer Akdeniz ülkelerinde kıyı alanlarının doğallığı ve sakinliği bozulduğu için bugün foklar sadece Türkiye ve Yunanistan’da görülmektedir. Ülkemizde de böyle alanlar ne yazık ki gitgide azalmaktadır.”
Öğleden sonra Yelkenli ada yakınlarındaki bir fok mağarasında yaşam belirtileri saptayan uzmanlar ile yetkililer, yaklaşık bir aylık foku Zodyak botla mağara yakınlarına götürdüler ve denize saldılar. Bir sağa bir sola yüzen yavru, bottakilere bir teşekkür bakışından sonra, mavi suların karanlıklarında kaybolup gitti.


Bu adaların ikisinde gümüşi martlar yaşar. Ama bu martılar, aynı soydan gelmelerine karşın, az sayıdaki akrabaları ile paylaşmak istemezler bu iki adayı ve kovarlar onları yanlarından.

Gümüşi martıların kovduğu kırmızı gagalı ada martıları az daha doğudaki Yelkenli adaya gidip yumurtlarlar. Mayıs 2005’te Aydıncık İlçe Tarım Müdürlüğü adadaki 90 yumurtayı korumak için adaya çıkışı kaymakamlık emriyle yasaklamıştı.

Soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan ve Akdeniz kıyılarında 60/70 çift olduğu tahmin edilen ada martılarının yaklaşık yarısı nisan sonlarında Aydıncık’a yumurtlamaya gelmektedir.


Caretta carettalar ise Büyükalan ve İncekum plajlarına yumurtalarını bırakır.

Limandaki çay bahçesinde, denize karşı oturun. Tavşankanı çayınızı yudumlarken, şansınız yaver giderse, sırtı mavi ve yeşil, karnı pas rengi bir kuşun birden denize dalacağını görürsünüz. Ortak merkezli dalgalar oluşacak, peş peşe. Çok geçmeden, belinden yakaladığı küçük bir balıkla çıkacak sudan. Anladınız değil mi yalıçapkını ya da iskelekuşudur, söz konusu olan.

Siz ördekleri seyrederken, bir de bakarsınız bir deniz kaplumbağası Caretta caretta başını çıkarıverir.

İyi seyirler…